Merhaba ziyaretçi, sitemize hoş geldiniz.
Bu sitede hiç bir şekilde para yatırma, para çekme, yasa dışı bahis oynama gibi illegal olaylara izin verilmemektedir. Bu tarz üyelikler için onay verilmemekte ve süresiz uzaklaştırma cezası verilmektedir.
Sitemizde hiç bir şekilde yasa dışı bahis oynatılmamaktadır. İçerik sağlayıcı paylaşım sitelerinden biri olan Forum Adresimizde T.C.K 20. Madde ve 5651 Sayılı Kanun'un 4. maddesinin 2. fıkrasına göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Bu web sitesinde (bonuskazani48.com) hiç bir şekilde illegal bahis oynatılmaz ve illegal bahis oynatan taraflara aracılık yapılmaz. Bu web sitesi Türkçe dilini kullanan ve Türkiye dışında yaşayan kişileri bilgilendirmek amacıyla düzenlenmektedir. Bu web sitesinde (bonuskazani48.com) tanıtılan bahis firmaları Türkiye Cumhuriyeti kanunlarınca yasal değildir, bu yüzden Türkiye'de ikamet eden kişilerin bu sitelerde bahis oynamaları yasaktır. Türkiye'de ikamet eden ve paylaştığımız iddaa tahminlerini takip eden kişiler Sportoto bayileri olan ve yasal olan Bilyoner, Nesine, Tuttur, Birebin, Misli ve Oley web sitelerinden veya mobil uygulamalarından bahis yapabilirler. bonuskazani48.com sitesinde yer alan yorum ve tahminler haber ve bilgi amaçlıdır. Kullanıcıların yazdığı yorum, tahmin ve bilgiler bonuskazani48.com’un görüşünü yansıtmaz. Kullanıcılar yazdıkları mesajların içeriği nedeniyle yasal mercilere karşı kendileri sorumludur. Bu sitede(bonuskazani48.com) yer alan tüm içerik yurt dışında ikamet eden insanlar içindir.
Bonuskazanı Forum Yönetimi.
Sende hep bahis oyna ölursun belki bir iki bisey okusan farkli bisey yapsan az insan icine ciksanForum forumluktan cikti birisi cehennem konusu acar birisi ataist cikar digeride bunu acar daha ne konular gorecez kim bilir
Yok ben magaramda iyiyimSende hep bahis oyna ölursun belki bir iki bisey okusan farkli bisey yapsan az insan icine ciksan
Yakinda atesi de bulursun ohh mis gibiYok ben magaramda iyiyim
Kader utansınBu hikayeler güzel insanın içini ısıtıyor ama kurmaca bende gerçek bir hikaye anlatayım tüm orman çocuklarına gelsin.Bir gün saf bir çocuk varmış ama bildiğin saf herkese inanırmış. Sevginin her türlüsüne inanırmış. Yarini de çok severmiş.Arkadaşlarını el üstünde tutarmış. Ama bu çocuk o kadar safmışki hemde salak yar dediği bir kaç ay sonra yüzük takmayı düşündüğü or..pu yari bu salak arkadaşın orman çocuğu arkadaşıyla işi pişirmiş. Bu salakta bir gün bunlara denk gelmiş. Devamını yazmayı malesef kalbim kaldırmıyor. Keşke arkadaşın yazdığı gibi ders veren hikayelerde başrol olabilseydik.
Kader utanmıyor kardeşim . Yaşayan ölüler bırakıyor arkasında.Kader utansın
Aşkın Gözü Kördür Burdan geliyormuş demekkiHayirli geceler nette gezerken cok guzel bir sayfaya denk geldim ben biyle kissadan hisseleri arastirmayi okumayi severim 3 hikaye var muhtemelen daha once okumussunuzdur.Ama okumayanlarin hoslarina gidecegini dusunuyorum.Insanoglunu cok net ozetleyen uc kisa hikaye paylasmak istedim.
Hindistan?da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru?ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru;
"Sen artık ressam sayılırsın Racagi. Artık senin resmini halk değerlendirecek."
diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış.
Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi alıp götürmüş Ranga Guru?ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru?ya götürmüş.
Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guruya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru demiş ki;
"Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "
Vaktiyle, görkemli bir malikanede yasayan, yasli, çok zengin bir adam varmis. Malikane, gözalici güzellikte güllerin yetistigi bir bahçenin içinde yer aliyormus.
Bu yasli zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yasli, tatli dilli bir bohçaci kadin gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahali kumaslarini önce adama sonra çalisanlarina sunarmis...
Bir gün yine Malikane'ye gelmis kadin yeni kumaslariyla, bekleme salonuna almislar onu...
Yasli, zengin ev sahibi biraz gecikince sikilmis kadin ve duvarlarda asili fotograflari incelemeye koyulmus.
Adam gelince "Beyim"demis, "gençlik fotograflariniza bakarken düsündüm de, çok ama çok yakisikliymissin. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsin tanidigim kadariyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadin be beyim?"
Adam gülümsemis ve "madem garibine gitti, anlatayim" demis. "Ama önce gül bahçesine çik ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demis. "Ama kapiya giderken seç, eve geri dönerken degil!"
Kadin sasirarak "peki" demis ve çikmis bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasinda ilerlerken bir türlü karar veremiyormus. "Su güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardir" diye... Fakat bir bakmis ki bahçe kapisina gelmis ve duvar dibinde gölgede kalmis bir kaç çelimsiz gülden baska gül yok?!
Ne yapsin dönerken seçemeyecegi için ve o güller de güzel olmadigi için eli bos dönmüs.
Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmis durumu...
Yasli zengin demis ki:
"Anladin mi simdi benim tüm hayatim boyunca niye evlenemedigimi? Doyumsuz olmasaydin eger daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarilsaydin dört elle sevdigini, begendigini hissettigin o güzelim güllerden birine, ellerin bombos olmazdi benim gibi yolun sonuna geldiginde...
üç kelebek geceleyin uçmaktaymış. uzaklarda bir ateşin parlayan ışığını farketmişler. merak bu ya ne olduğunu öğrenmeye girişmişler. birincisi, ateşin üzerinden uçmuş, geri geldiğinde arkadaşlarına çok parlak demiş.
ikincisi, biraz daha alçaktan uçmuş, geri döndüğünde çok parlaktı, nefes alamadım, sıcaktı demiş. halen anlayamamıslar ateşin ne oldugunu.
üçüncüsü daha da alçaktan uçmuş birden kanatları alev almış, kelebek ateşe düşmüş, ateşin ne oldugunu da sadece o anlamıs.
Bu da bonus Asiklara Gelsin
Bundan milyarlarca yıl öncedaha insan oğlu yokkenduygular varmış
Ve çok güzel bir bahçede yaşarlarmış? Aşk, kıskançlık, üzüntü, kibir birarada oyun oynuyorlarmış, sohbet ediyorlarmış?
Bu arada bir ara aşk, üzüntünün bi derdi varmışve onunla bir ağaç arkasında sohbet etmeye başlamış üzüntü ağlıyormuş,
aşk ona sarılıp teselli vermeye çalışıyormuş,
bunu gören kıskançlık çıldırmış
çok kıskanmış onların sarmaş dolaş halini görünce
eline bir ok almış çok kızmışve konuşmalarını sarılmalarını bölmek için oku tam aralarına atmış,ama ne yazıkkı ok aşkın gözüne gelmiş iyileştirmeye çalışmışlar ama olmamış başaramamışlar
Aşk kör kalmış?
Bundan pişmanlık duyan kıskançlık aylarca çok vijdan azabı çekmiş ve aşkı hiç yanlız bırakmamaya karar vermiş?O günden beri aşkın gözleri körmüş
ve kıskançlık hep yanındaymış?
Mükemmel paylaştığın içşn teşekkürlerHayirli geceler nette gezerken cok guzel bir sayfaya denk geldim ben biyle kissadan hisseleri arastirmayi okumayi severim 3 hikaye var muhtemelen daha once okumussunuzdur.Ama okumayanlarin hoslarina gidecegini dusunuyorum.Insanoglunu cok net ozetleyen uc kisa hikaye paylasmak istedim.
Hindistan?da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru?ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru;
"Sen artık ressam sayılırsın Racagi. Artık senin resmini halk değerlendirecek."
diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış.
Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi alıp götürmüş Ranga Guru?ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru?ya götürmüş.
Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guruya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru demiş ki;
"Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "
Vaktiyle, görkemli bir malikanede yasayan, yasli, çok zengin bir adam varmis. Malikane, gözalici güzellikte güllerin yetistigi bir bahçenin içinde yer aliyormus.
Bu yasli zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yasli, tatli dilli bir bohçaci kadin gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahali kumaslarini önce adama sonra çalisanlarina sunarmis...
Bir gün yine Malikane'ye gelmis kadin yeni kumaslariyla, bekleme salonuna almislar onu...
Yasli, zengin ev sahibi biraz gecikince sikilmis kadin ve duvarlarda asili fotograflari incelemeye koyulmus.
Adam gelince "Beyim"demis, "gençlik fotograflariniza bakarken düsündüm de, çok ama çok yakisikliymissin. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsin tanidigim kadariyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadin be beyim?"
Adam gülümsemis ve "madem garibine gitti, anlatayim" demis. "Ama önce gül bahçesine çik ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demis. "Ama kapiya giderken seç, eve geri dönerken degil!"
Kadin sasirarak "peki" demis ve çikmis bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasinda ilerlerken bir türlü karar veremiyormus. "Su güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardir" diye... Fakat bir bakmis ki bahçe kapisina gelmis ve duvar dibinde gölgede kalmis bir kaç çelimsiz gülden baska gül yok?!
Ne yapsin dönerken seçemeyecegi için ve o güller de güzel olmadigi için eli bos dönmüs.
Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmis durumu...
Yasli zengin demis ki:
"Anladin mi simdi benim tüm hayatim boyunca niye evlenemedigimi? Doyumsuz olmasaydin eger daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarilsaydin dört elle sevdigini, begendigini hissettigin o güzelim güllerden birine, ellerin bombos olmazdi benim gibi yolun sonuna geldiginde...
üç kelebek geceleyin uçmaktaymış. uzaklarda bir ateşin parlayan ışığını farketmişler. merak bu ya ne olduğunu öğrenmeye girişmişler. birincisi, ateşin üzerinden uçmuş, geri geldiğinde arkadaşlarına çok parlak demiş.
ikincisi, biraz daha alçaktan uçmuş, geri döndüğünde çok parlaktı, nefes alamadım, sıcaktı demiş. halen anlayamamıslar ateşin ne oldugunu.
üçüncüsü daha da alçaktan uçmuş birden kanatları alev almış, kelebek ateşe düşmüş, ateşin ne oldugunu da sadece o anlamıs.
Bu da bonus Asiklara Gelsin
Bundan milyarlarca yıl öncedaha insan oğlu yokkenduygular varmış
Ve çok güzel bir bahçede yaşarlarmış? Aşk, kıskançlık, üzüntü, kibir birarada oyun oynuyorlarmış, sohbet ediyorlarmış?
Bu arada bir ara aşk, üzüntünün bi derdi varmışve onunla bir ağaç arkasında sohbet etmeye başlamış üzüntü ağlıyormuş,
aşk ona sarılıp teselli vermeye çalışıyormuş,
bunu gören kıskançlık çıldırmış
çok kıskanmış onların sarmaş dolaş halini görünce
eline bir ok almış çok kızmışve konuşmalarını sarılmalarını bölmek için oku tam aralarına atmış,ama ne yazıkkı ok aşkın gözüne gelmiş iyileştirmeye çalışmışlar ama olmamış başaramamışlar
Aşk kör kalmış?
Bundan pişmanlık duyan kıskançlık aylarca çok vijdan azabı çekmiş ve aşkı hiç yanlız bırakmamaya karar vermiş?O günden beri aşkın gözleri körmüş
ve kıskançlık hep yanındaymış?
Yatırımsız ve çevrimsiz deneme bonusu veren siteler bonus kazanı ile sizlerle...bahis siteleri yarışmaları, deneme bonusları, çevrimsiz yatırımları yakalamak için ilgili forumlarımızı gezebilir, oran analizi yapabilir, yorum yapabilir ve konu açabilirsiniz. Deneme bonusu veren bahis siteleri için gereken yatırım yöntemlerini inceleyebilirsiniz.