Türkiye’de şampiyonluklar elde etmiş başarılı teknik adam Şenol Güneş’in, futbol kariyeri de başarılarla geçmiştir. Başarılarla dolu bu kariyer kalecilikten, teknik adamlığa yükselmesinin hikayesine bir göz atalım. Teknik direktörlük hayatını bir çoğumuz zaten biliyoruz. O yüzden futbolculuk kariyerini en ince ayrıntısına kadar anlatacağım.
1952 yılında Trabzon’da dünyaya gelmişti Şenol Hoca. Küçük yaşta sporla ilgilenmeye başlamıştı. Özellikle basketbola olan tutkusu ilerde futbol ile yer değiştirse de dönemin şartları buna mecbur bırakmıştı. Mahallede herkes, tüm çocuklar futbol oynuyordu. Şenol Hoca ise basketbolu seviyordu fakat oynayacak arkadaş bulamıyordu. Basketbola meraklıydı ve takımlarını o kurardı. Kısa bir süre sonra futbola merak salmaya başladı. Mahalle aralarında limon kabuğu çöpleri ile futbol oynuyordu.
Trabzonspor'un ilk kurulduğu yıllara denk gelen bu dönemde, Şenol Güneş Vefaspor'u tuttu. Çünkü kendi oynadığı mahalle takımının renkleriyle bu takımın renkleri aynıydı. Amatör maçlarda kaleye geçerdi ama mahalle maçlarında santrafor olarak önde oynardı. İlk yıllarında kaleci olmaktan hoşnut değildi. Ama bir süre sonra kalecilik görevi onun üzerine kaldı. Şenol Güneş futbol kariyerine Erdoğdu Gençlik'te başladı. 17 yaşındayken Trabzonspor'un amatör takımına geçtikten sonra, buradan da Sebat Gençlik’e transfer olarak profesyonel futbolculuğa ilk adımını atıp, burada ilk büyük çıkışını yaptı. Bu süreler içinde öğrenimine devam etti. 1972 yılında Trabzonspor'a geri transfer oldu. 20 yaşındaydı ve bir yandan da Eğitim Enstitüsü’ne devam etti. Öğle aralarında Turgay Semercioğlu ile yemek yemeyerek ya da hemen yiyerek öğle aralarında koşu antrenmanları yapardı. Gençlik yıllarında radyolarda büyük futbolcuları dinlerken hayalleri şekillendi. Kendi sözleriyle "...Ben de onlar gibi ve daha iyisi olmak isterdim. Örneğin bir kaleci top kurtarmışsa, gol yemişse. Hiç gol yemeyen bir kaleci olma hayalim vardı". Kaleciliği sevmediniz mi soruna cevaben şöyle der; "severek oynamadım ama oynarken gereğini yaptım. Yani başlangıcım severek, isteyerek, planlanmış bir şey değildi. Ama oynadığım zaman işimin gereğini çok iyi profesyonel olarak yaptım." diyordu.
1972-73 sezonuna kaleci İlhan İkican'ın yedeği olarak başladı. 23 Eylül 1972'de İstanbulspor ile oynanan maçta 22. dakikada İkican'ın yerine oyuna dahil olarak ilk kez Trabzonspor forması giydi. 4 Mart 1973'te Bandırmaspor ile oynanan maçta ilk kez 11'de sahaya çıktı ve 90 dakika forma giydi. Maçı gol yemeden tamamladı. İlk sezonunda 10 maçta forma giyen kaleci, bunların yedisinde gol yememe başarısı gösterdi. Trabzonspor, birinci Kayserispor'un averajla gerisine düşüp, 1. Lig'e çıkamadı. Bir sonraki sezon ise 18 maçta forma giydi ve Trabzonspor'un grup birincisi olarak 1. Lig'e çıkmasına büyük katkıda bulundu. 18 maçta sadece dört gol yedi. Türkiye Kupası'nda da çeyrek finale çıkma başarısı gösterdiler ancak Fenerbahçe'ye elendiler. 8 Eylül 1974'te Fenerbahçe ile oynanan maçta 90 dakika kaleyi koruyarak ilk Süper Lig maçına çıktı. İlk sezonunda 26 maça çıktı. Trabzonspor, ligi dokuzuncu bitirirken yediği 17 golle ligin en az gol yiyen takımı oldu.
Sonraki sezonda başarılı bir performans gösteren Trabzonspor, sezonu birinci olarak bitirerek İstanbul dışından çıkan ilk Türkiye şampiyonu oldu. Ligde en az gol yiyen takım Trabzonspor olurken, Şenol Güneş de oynadığı 24 maçta sadece 10 gol yiyerek çok iyi bir performans gösterdi. Ayrıca Türkiye Kupası, Başbakanlık Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası finallerinin hepsinde takımının kalesini korudu ve penaltılarla kaybedilen Türkiye Kupası dışındakileri kazandılar.
1976-77 sezonunda Güneş, ilk kez Avrupa sahnesine çıktı ve Trabzonspor, 2. turda İngiltere şampiyonu Liverpool FC ile karşılaştı. Trabzon'da oynanan maçta Şenol Güneş, Liverpool karşısında da kalesini gole kapadı ve Trabzonspor maçı 1-0 kazandı. Deplasmanda ise 3-0 galip gelen Liverpool, o sene kupayı kazanan takım oldu. Türkiye'de de muhteşem performansına devam eden takım, üç büyük kupanın da sahibi oldu. Ligin yine en az gol yiyen takımı Trabzonspor'un kalecisi Şenol Güneş, 28 maçta 10 gol yiyerek kişisel rekorunu bir kez daha kırdı. Trabzonspor, 1979, 1980 ve 1981 yıllarında da şampiyon olarak üst üste üç şampiyonluk elde etti. Bu başarıda en büyük pay Şenol Güneş’indi.
Sonraki sezon Trabzonspor'un uzun bir aradan sonra kupasız geçirdiği ilk sezon oldu. Şenol Güneş, 31 maçta sadece 8 gol yiyerek yine çok başarılı bir performans gösterdi. 1983-84 sezonunda Şenol Güneşli Trabzonspor, altıncı şampiyonluğunu yaşadı. 14 Eylül 1983'te İtalya şampiyonu Inter'e kalesini kapattığı ve Trabzonspor'un 1-0 galibiyeti ile biten maç Şenol Güneş'in futbolculuk kariyerinin unutulmazları arasına girdi.1984-85 sezonunda Dnipro karşısında son kez Avrupa maçlarına çıktı. Türkiye Kupası'nı Galatasaray'a kaptırırlarken, Güneş cezalı olduğu için Trabzonspor'un yenildiği ilk maçta forma giyemedi. Sezonun tesellisi Başbakanlık Kupası oldu. Bu kupa Şenol Güneş'in futbolculuk kariyerinin son kupası oldu. 1986-87 sezonu Güneş'in son sezonuydu. Trabzonspor ligi dördüncü bitirirken bir kez daha ligin en az gol yiyen takımı oldu. 16 Mayıs 1987'de Antalyaspor'u 1-0 yendikleri maçta Şenol Güneş son kez Trabzonspor forması giydi. 1986 yılında Şenol Güneş'in jübilesi için iki maç düzenlendi. Önce 1 Ağustos 1987'de Fenerbahçe Stadı'nda Trabzonspor ile Beşiktaş arasında oynanan bir maç oynandı. Bu maçı Beşiktaş 4-1 kazandı. 9 Ağustos 1987'de ise bu sefer Hüseyin Avni Aker Stadı'nda taraftarının karşısına son kez çıktı ve beşinci dakikada oyundan alındı ve profesyonel futbol kariyerini sonlandırdı.
Şenol Hoca futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük kariyerine 15 yıl formasını giydiği Trabzonspor ile başladı. Teknik direktör olarak zaman zaman eleştirildi ama futbol kariyerindeki başarısını buraya da taşıdı. ‘’Kaleciden antrenör olmaz.‘’ tabularını yıktı. Teknik direktör olarak ilk şampiyonluğunu Beşiktaş’la yaşadı. Karakteri, sportmenliği ve futbol bilgisi ile Türkiye’nin en iyileri arasına girerek taraflı tarafsız herkesin sevdiği bir isim olmayı başardı. Türk futbolu'nun sahip olduğu en büyük değerlerden birisidir Şenol Hoca.