Bir çoğumuz onu sivri zekası ve hazır cevapları ile tanıyor. Televizyonlarda sunuculuk yaptı, reklamlarda oynadı ve eğlenceli yorumları ile bir çoğumuzu ekranlarda gülümsetmeyi başardı fakat Ali Rıza Sergen Yalçın’ın asıl yeteneği futboldu. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu olarak kabul edilen Sergen’in futbol kariyeri Beşiktaş alt yapısında, gönül verdiği siyah beyazlı forma ile başladı.
Aslen Rize’li olan Sergen 1972 yılında İstanbul’da dünyaya gelmişti. Babası da kendisi gibi bir futbolcuydu. Futbol ile babasını seyrederken tanıştı. Kilyos o dönemlerde köy olarak değerlendirebileceğimiz bir mevkiydi. Kilyos’un sahillerinde arkadaşları ile top oynayan bu çocuk diğerlerinden farklıydı. Henüz o yaşta yeteneğini keşfeden babası onu bir kulübe yazdırmak istese de işten ayrılıp her gün bir hayalin peşine İstanbul’a gitmek evet biraz mantıksızdı. Böylesine yetenekli bir çocuk İstanbul’un bir köyünde yok olacak belki de Türk futbolu ondan mahrum kalacaktı. Baba Özer Yalçın, zaman geçtikçe oğlundaki yeteneğin ve futbol aşkının kendisi ile büyüdüğünü görünce Sergen’i ilk olarak Fenerbahçe seçmelerine götürdü. Talih bu ya… Yeni alınan kramponları seçmelerde çalınınca büyük heyecanla gittikleri seçmelere katılamadan gerisin geri köye döndüler. Baba Özer Bey, yılmadı pes etmedi ve bu kez Beşiktaş seçmelerinin yolunu tuttu. Ufak tefek bu çocuk seçmeleri kazanır ve futbol kariyerine artık Beşiktaş’ın alt yapısında başlamıştır.
Her şeyden önce iyi ve saf bir insan olan Sergen Paf takımda başarılı olurken Türk futbolunun bir yıldız kazandığı dedikoduları yayılmaya başlamıştı. Beşiktaş’ın teknik direktörü Gordon Milne gizlice izlediği Sergen’i A takıma almaya karar verdi ve profesyonel futbol kariyerine ilk adımı atmış oldu. Aldığı ilk maaş ile ailesine bir ev aldı ve yine ilk resmi maçına 1991 yılında Gençlerbirliği karşılaşması ile çıktı. 96 yılına kadar Türk futboluna seyir zevki yüksek anlar yaşatmıştı. Bu süre içerisinde Beşiktaş ile 2 lig şampiyonluğu, 2 Cumhurbaşkanlığı kupası ve 1 Ziraat Türkiye Kupası kaldırdı. Başarılı giden kariyeri 96 yılında at yarışı tutkusu ve içinden geleni söylemesi ile bir anda evrildi. Beşiktaş yöneticileri Sergen’in at yarışı tutkusunu tartışıyor ve bu durumdan rahatsız oluyorlardı. Yöneticilerden Uğur Ekşioğlu, ‘’Bu çocuklar formayı haketmiyor.‘’ lafına ‘’O zaman formayı kendisi giysin.‘’ cevabını yapıştıran Sergen için gönül verdiği Beşiktaş’tan ayrılmanın vakti gelmişti. Olay olan bu cevap yöneticiler arası tartışmalara yol açmış ve karar verilmişti. Kadro dışı bırakılan Sergen için bir sonraki durak İstanbulspor olacaktı.
İstanbulspor bir proje takımıydı ve projenin başında ise Cem Uzan vardı. Sergen ise bu projenin baş kahramanıydı. İstanbulspor başarılı olamayınca maddi sıkıntılar yaşadı ve Sergen parasını alamayınca sözleşmeyi feshederek Avrupa’da kendine bir süre kulüp aradı fakat bulamadı. 1999 yılında Siirt Jet-Pa Spor’da forma giymek için Siirt’e gitti. Davullar çalındı, kurbanlar kesildi fakat bu karşılama Sergen’i Siirt’te tutmaya yetmedi. İstanbul’u ve gece hayatını özleyen Sergen, hafta sonları istanbul’a kaçmaya başladı. Sorasında Aziz Yıldırım devreye girdi ve Türkiye’nin büyük takımlarından Fenerbahçe’nin yolunu tuttu.
Fenerbahçe kariyeri gece hayatı ve düzensiz davranışları nedeni ile uzun sürmedi. Bu defa Türk futbolunun imparatoru Fatih Terim Sergen için ön ayak oldu. Galatasaray yönetimi Sergen’i istemese de İmparator ona kefil oldu fakat Sergen Galatasaray’da da tutunamadı. Sonrasında Trabzonspor ve Lucescu’nun Galatasaray’ın başına geçmesi ile tekrar Galatasaray’da forma giymeye başladı. Lucescu ile kendini yeniden bulan Sergen, Hocasının Beşiktaş’ın başına geçmesi ile evine, yuvasına, Beşiktaş’ına geri döndü. Döndükten sonra ‘Ben futbolda en çok Beşiktaş’ta mutlu oldum. Şimdi tekrar Beşiktaş’a döndüm.. Geçen yıllarıma yazık oldu..’ açıklaması ile bir çok Beşiktaş’lının kalbinde taht kurmayı başardı. 100. Yıl şampiyonluğunun baş mimarı oldu. Müthiş sol ayağı ile Türkiye Liginde 100 golü aşan futbolculardan biri oldu. Sonrasında Etimesgut Şekerspor ve Eskişehirspor takımlarında forma giydikten kısa bir süre sonra futbolu bıraktı.
Onu bazılarınız maç yorumcusu, reklam yüzü, yetenek sizsinizden tanıyor olabilirsiniz ama Sergen Yalçın bir dönem Hagi ile kıyaslanmış yetenekli bir futbolcuydu. Özgürlükçü ruhu ve hoyrat tavırları olmasaydı doğuştan gelen yeteneğinin üstüne belki biraz da çalışma koysaydı dünyaya adını duyurabilecek düzeyde futbol becerisi vardı. Ama o şans oyunlarını, eğlence hayatını ve sorumsuzluklarını yeteneğine mâl etti. Şimdilerde Yeni Malatyaspor’un başında Teknik Direktör olarak futbola devam ediyor.